İran, son yıllarda balistik füze programını hızla geliştirerek bölgedeki askeri güç dengelerini değiştiren önemli bir aktör haline geldi. İran’ın füze envanteri, kısa, orta ve uzun menzilli füzelerden oluşuyor ve bu füzelerin menzili ve vurucu gücü, hem bölgedeki ülkeleri hem de uluslararası toplumu endişelendiriyor. Peki, İran’ın füzeleri ne kadar etkili ve bölgesel güvenlik için ne anlam ifade ediyor?
İran’ın balistik füze programının en dikkat çekici unsurları, kısa ve orta menzilli füzeleri. Bu füzeler, genellikle 300 ila 2.000 kilometre arasında bir menzile sahip olup, bölgedeki önemli stratejik noktaları hedef alabilme kapasitesine sahip. Özellikle "Shahab" ve "Qiam" füzeleri, İran’ın füze teknolojisinin gelişmişliğini gösteren örnekler arasında yer alıyor. Shahab-3, 2.000 kilometre menziliyle İsrail ve Suudi Arabistan gibi İran'ın bölgedeki rakiplerini hedef alabiliyor. Ayrıca, İran'ın geliştirdiği yeraltı füze rampaları, bu füzeleri tespit etmeyi zorlaştırıyor ve İran’a önemli bir stratejik avantaj sağlıyor.
İran'ın bu füzeleri, yüksek isabet oranına ve büyük yıkıcı güce sahip olmasından dolayı sadece konvansiyonel savaşlarda değil, asimetrik savaşlarda da büyük bir caydırıcılık unsuru taşıyor. Ayrıca, füzelerin büyük bir kısmı mobil sistemler üzerine kurulu olduğu için, füze rampalarının yer değiştirmesi ve gizlenmesi, İran’ın hava savunma karşısında esnek hareket edebilmesine olanak tanıyor.
Bölgedeki ülkeler ve Batılı güçler, İran’ın füze kapasitesinin artmasından endişe duyuyor. İran’ın bu alandaki ilerlemeleri, olası bir savaş durumunda büyük bir tehdit oluşturabilir ve geniş çaplı bir yıkıma neden olabilir. Bu nedenle, İran’ın füze programı, uluslararası müzakerelerde ve bölgedeki stratejik hesaplamalarda kilit bir faktör olmaya devam ediyor.