Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi sarsan bir cinayet davasının sonlanması, halkın derin bir nefes almasına neden oldu. Erva’nın korkunç bir şekilde katledilip, cesedinin parçalanmasıyla sonuçlanan bu olay, hem medyada geniş yankı buldu hem de sosyal medyada infiale yol açtı. 16 yaşındaki Erva, genç yaşında hayatına veda ederek, ailesinin ve sevenlerinin yüreğinde tarifsiz bir acı bıraktı. Cinayet, yalnızca bir aileyi değil, tüm toplumu derinden sarstı. Olayın ardından başlatılan süreç, adaletin tecelli etmesi için kritik bir dönemeç oldu.
Erva, geçen yılın Kasım ayında, ailesinin yaşadığı evin yakınlarında kaybolmuştu. Ailesinin endişe ile başvurduğu güvenlik güçleri kısa sürede genç kıza ulaştı; fakat bu buluşma, herkesin beklediği gibi olmadı. Genç kızın cansız bedeni, bir ormanlık alanda bulunmuş ve katilin insanlık dışı eylemleri, kamuoyunu derinden etkilemişti. Olayın failinin, genç kızın tanıdığı bir kişi olduğu ortaya çıktı ve bu durum toplumsal güvenlik algısını daha da sorgulatıcı hale getirdi. Bu cinayetle ilgili soruşturma, kamuoyunun da yakından takip ettiği bir dava sürecine dönüştü. Zira, olayın sosyal medyadaki yankıları, tartışmaları da beraberinde getirdi.
Yargılama süreci, bir yandan adalet arayışını şekillendirirken, diğer yandan toplumda infial yaratan durumlarla karşı karşıya kalındı. Yapılan mahkeme kararında katil sanığına 25 yıl hapis cezası verildi. Bu ceza, çoğu kişi tarafından oldukça yetersiz bulunurken, aynı zamanda adaletin yerini bulduğuna dair bir umut olduğu düşünülüyor. Ancak aile, bu tarihin adalet olmadığını ve toplumun beklediği karşılığı bulamadığını dile getiriyor. Zira, kaybedilen bir genç kızın hayatı, sadece bir ceza ile geri getirilemeyecek kadar değerlidir. Erva’nın ölümünün ardından bölgedeki güvenlik açıkları, sosyal medyada çok konuşuldu. Toplum, var olan bu sorunların önüne geçilmesi gerektiğini dile getirdi. Çeşitli kampanyalar düzenlenerek, çocukların ve gençlerin güvende olmaları konusunda farkındalık oluşturulmaya çalışıldı. Bu düşündürücü olay, birçok yönüyle henüz kapanmış sayılmamakta.
Erva’nın katilinin cezası ile ilgili verilen karar, mahkeme salonlarında sadece bir mahkumiyet olarak kalmadı; aileler ve toplum tarafından birer değerlendirme alanı haline geldi. Adaletin tecelli etmesi için süreç devam ederken, Erva’nın anısına sahip çıkılarak simgesel etkinlikler yapılacağı belirtildi. Her yıl anma etkinlikleri düzenlenecek ve Erva’nın ismi yaşatılmaya çalışılacak. Genç yaşta hayattan koparılan bu kız, ülkedeki birçok insan için bir sembol haline geldi. Bu olaydan sonra birçok kişi, çocukların daha güvende bir yaşam sürmesi için daha fazla önlem alınması gerektiği konusunda hemfikir.
Sonuç olarak, Erva’nın hepimizin yüreğinde bıraktığı yara kolayca kapanmayacak. Ancak bu tür olayların önüne geçmek, gençlerin hayatlarının güvence altına alınması için güçlü bir toplumsal bilincin oluşması şart. Yargı sürecinin ardından sosyal medya platformları, özellikle gençlerin korunmasına yönelik dillendirdiği talepler konusunda daha sağlam adımlar atılmasını sağlamak üzere çeşitli yönlendirmeler ve kampanyalar düzenlemekte. 'Erva’yı Unutmayacağız' sloganıyla yapılan bu kampanyalar, belki de yine başka bir Erva’nın hayatının kurtulmasına vesile olur. Herkes bilinçlendikçe, adaletin yerini bulmasına katkı sağlanacak ve daha güvenli bir toplum oluşumu hedeflenecek. Ülke olarak, gençlerimizi bu tür korkunç olaylardan korumak için var gücümüzle çaba göstermeliyiz.